1-) ZİHİNLERİNİ HER AN AÇIK TUTARLAR!
Sanat eserini keşfetmek için zihnimizi daima açık tutmalıyız. Daha önce hiç kimsenin göremediği bir şeyi bile görebiliriz o eserde. Birçok sanat eseri zihinlerimizin ne kadar açık olduğunu ölçmeyi amaçlar. Filozof Arthur Achopenhauer “…büyük sanat yapıtlarıyla huzur bulmalı, önlerinde sessizce durup bizimle konuşmalarını beklemeliyiz” demiş.
Bu yüzden sabırlı olun, zihninizi uyanık tutun ve olacakları görün!
2-) KENDİLERİNE GÜVENİRLER!
Sanat eserlerinin “doğru” yorumu yoktur. Yorumlar kişiye özeldir ve o kişinin bakış açısını gösterir. Dolayısıyla, bir sanat eserini yorumlarken çekinmeden gönlümüzden ve zihnimizden geçenleri sorgulamalıyız. En ünlü eleştirmenler bile bazı eserleri “anlamakta” zorlanabiliyor. Baktığınız eser hakkında düşünmek için kendinize imkân tanıyın. Albert Einstein “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.” demiş. Bunu sakın unutmayın! :)
3-) ÖNYARGILI OLMAZLAR!
Bazen bir #sanat eserine baktığımızda bizi hiç de cezbetmediğini hissederiz. Resimde tek gördüğümüz beyaz bir zemin üzerine siyah bir karedir mesela. Böyle zamanlarda esere daha yakından, daha uzaktan, gözlerinizi dikerek ya da kırpıştırarak bakmayı deneyin. Sizce bu eserin herkesçe göz ardı edilen kısmı nedir? #Sanatçı neden özellikle o renkleri seçmiş olabilir? Eserde anlatılan bir hikâye var mı? vb. soruları kendinize sormalısınız. Tüm bunları yaptıktan sonra ilk başta hoşunuza gitmemiş olan bir eser artık hoşunuza gitmeye başlayabilir. Ya da eser hala hoşunuza gitmese bile size sıcak ve yumuşak bir sanat deneyimi yaşatmış olacak!