
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre çocuk ihmali ve istismarı; 18 yaşın altındaki çocukların sağlığını, sağ kalımını, gelişimini veya ilişkilerdeki güven duygusunu olumsuz yönde etkileyen fiziksel/duygusal/cinsel istismar, ihmal ve diğer sömürü türleriyle sonuçlanan kötü davranışlardır. Duygusal istismar, çocuğun duygusal dışavurumu ve gereksinimlerine, ana/baba ve/veya bakım verenler tarafından sürekli olarak, tekrarlayıcı ve uygunsuz bir biçimde karşılık verme ve tepki göstermedir (Akt. Gültekin, Cantürk, 2004). Çocuğu yok sayma, düşmanca tavırla reddetme ve çocuğu değersizleştirme, çocuğu dehşete düşürme, çocuk bir şey istediğinde terk etme, çocuğa zarar verme, onu ölümle tehdit etme, izole etme, çocuğu tüm günlük aktivitelerinden ve diğer çocuklardan uzaklaştırma, sömürme, duygusal yanıt vermeyi reddetme, çocuğun duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarsız kalma, yalnız bırakma, sık eleştirme,
çocuğa önem vermeme, baskılama, alay etme, korkutma, tehdit etme ve çocuğun aile içi şiddete tanık olması duygusal istismara örnek verilebilecek davranışlardır. Duygusal istismar hem ülkemizde hem de dünya çapında görülen yaygın ve önemli bir sorundur. Türkiye'de çocuk istismarı konusunda yapılan araştırmalarda, %78 gibi yüksek bir oran ile duygusal istismarın diğer istismar türleri arasında ilk sırada yer aldığı görülmektedir (Akt. Arslan, 2016). Her türde istismar çocuğun fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimi üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Özellikle çocukluk döneminde maruz kalınan her türde şiddet, istismar ve ihmal çocukta derin izler bırakır, çocuğun dünyanın tehlikeli ve güvenilmez bir yer olduğunu düşünmesine ve savunmasız hissetmesine neden olur. Bu duygular kişinin gelecek hayatında olumsuz etkiler ortaya çıkarmakta ve mental gelişimini bozmaktadır (Akt. Kütük, 2017). Araştırmalar, çocukluk döneminde duygusal istismara maruz kalan çocuklarda birtakım duygusal, davranışsal, gelişimsel ve sosyal bozuklukların ortaya çıktığını göstermektedir. Bu tür bir istismar yaşamış olan çocuklarda dışavurum ve içe atım sorunları, sosyal ilişkilerde bozukluk, öz güvende azalma, intihar girişimi ve başka pek çok ruhsal bozukluk görülebilmektedir. Ayrıca duygusal istismara maruz kalan çocuklarda aileden uzaklaşma, gergin olma, bağımlı kişilik geliştirme, değersizlik duyguları geliştirme, uyumsuz ve saldırgan davranışlarda bulunma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Yine bu çocukların zihinsel kapasitesi normal düzeyde olmasına karşın, öğrenme güçlüğü ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlar yaşayabilmektedirler. Dolayısıyla duygusal istismar çocuğun hem kişiliği hem de okul başarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Duygusal istismarın çocukluktaki olumsuz etkilerinin yanı sıra etkiler uzun dönemde de ortaya çıkabilir. İstismarın yetişkinlikteki sonuçları da çok ağır olabilir. Duygusal istismar, yetişkinlikte ortaya çıkan madde kullanım bozukluğu, kaygı bozukluğu, yeme bozukluğu, depresyon gibi çok çeşitli psikolojik bozukluklarla ilişkilidir.
Bu kadar olumsuz etkileri olabilen duygusal istismarın farkına varmalıyız. Çocuklarımızla sevgi ve güvene dayalı bir ilişki geliştirirsek çocuğumuzun hem şimdiki hem de ilerleyen yıllardaki iyilik haline katkıda bulunabiliriz. İstismara göz yummayalım, çocuklarımızı, geleceğimizi koruyalım.
Yazar: Gizem Cambaz
Comments